11 Mart 2015 Çarşamba

Tereke Defterlerinden: Nakşi Hatun, Zenci Mercan, Meryem Hatun ve Ayşe kadın

    1890 sonrasında azat edilen zenci kölelerin beslenme, barınma ve geçimleri konusunda devletin belirli bir program izlediği, ancak ödenek bulmakta güçlük çektiği ve bu sorunu daha çok yerel yönetimlere bıraktığı anlaşılıyor. Nitekim İzmir’de diğer yerlerden daha büyük bir misafirhane tesis edilmiş, buraya gelen zenci kölelerden, küçükler, yatılı olarak sanayi okullarına, genç ve yetişkin erkekler, sanayi taburlarına ve askeri bandolara verilmiş, kadınlar varlıklı Müslüman ailelerin yanına hizmetçi olarak yerleştirilmiş, evlendirilmeleri özendirilerek, evlenen çiftlere ev yapılmış, toprak, hayvan ve tarım araçları sağlanarak iskânlarına çalışılmıştır. [1] Son zamanlarda Tereke Defterleri üzerinde yapılan çalışmalarda da zenci kadınlara dahi rastlanabilmektedir. Örneğin, İkiçeşmelik Hasta sokağındaki evinde vefat eden zenci Nakşî Hatun, bunlardan birisidir. Eşi Zenci Mercan daha önce ölmüş. Defterde Nakşî Hatun’un kimliği “ binti Abdullah” olarak tanımlanır, bu Nakşî Hatun’la ilgili önemli bir ipucudur, eğer eski geleneğe uygun davranılmışsa azatlı bir köle olma ihtimali yüksektir. 1906’da vefat eden zenci Meryem Hatun’da yalnızlık ve yoksulluk içinde yaşamını yitirmiş. Ayşe Kadın ise hayatını çalışarak sürdürenlere bir örnektir. Ayşe Kadın hamamlara gelen kadın müşterilere hizmet eden bir “natır”dır.[2]
 Not : Eski geleneğe göre köle kökenlilerin baba adları bilinmediği için baba adı hanesine Abdullah yazılırdı. Abdullah Allahın kulu anlamına gelir.




[1] Martal, Abdullah, age, s: 92
[2] Yapucu, Pullukçuoğlu, Olcay,  Memory and Nostalgia,  11. International Cultural studies symposium, may 2007, Ege üni. press 2009, s: 309, 310

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder