1 Mayıs 2015 Cuma

Tarih Vakfı Sözlü Tarih Çalışmalarından Örnekler




İbrahim Aydınlı, 1958 doğumlu, Dalaman-Muğla

İ. A.: …Kavalalı da torunu Hıdiv Abbas Paşa’ya, tabii o zaman çocukken olduğu için 'Hıdiv' torunu Abbas Hilmi’ye hediye ediyor, bağışlıyor. Dedesi öldükten sonra Hıdiv Abbas dedesi tarafından verilen araziyi merak ediyor ve Anadolu’ya 1902 yılında, 20. yüzyılın ilk başında buraya geliyor. Dalamanın Sarsıla denilen Koyu’ndan giriş yapıyor ve burayı beğenerek üç yıl sonra 1905 yılında yanında 300 kadar Sudanlı ve Mısırlı işçiler olmak üzere Nimetullah adlı bir gemiyle Anadolu’ya yerleşiyor ve bu yerleşmesinden itibaren burda birçok, 23 yıl boyunca tarımsal çalışmalar yapıyor. 22 yıl sonrada 1928 yılında tabii Türkiye’de Cumhuriyet ilan edildiği için değişik durumlar oluşuyor, yeni Cumhuriyet ilan edilmiş ve Atatürk tarafından kendisinin 'ülkeyi terk etmesi' istendiğinden İstanbul’daki yatırımlarını ve Dalamandaki yatırımlarını devlete bırakarak Mısır’a geri dönüyor. Tabii dönüşünde bazı getirdiği işçiler kendisiyle beraber geliyor ama büyük bir çoğunluğuda burada kalıyor. İşte biz bu kalanların torunlarıyız, bu kalanlar burada evlenmişler, kendileri bekâr geldikleri için hepsi, hemen hemen tamamı burda evlenmiş. Evlendiği için böylece çoğalma olmuş, bir kısmı zaman içersinde Ortaca’ya, Milas’a kadar uzanan bir toplum oluşturmuşuz. Abbas Paşa’nın buraya geldiği yıllarda burda bir yerleşim yeri yok, Yörükler var, Rumlar varmış. Rumlar şu civardaki dağlık yörelerde yaşıyorlarmış halen onların taş evleri var. Taş ev, bu cins evler Afrikalıların buraya getirdiği, adet getirdiği evler oluyor. Diğer vatandaş zaten aşırı derecede bir insan topluluğu yok, sadece Yayla’dan buraya kışlamak için, oralar soğuk olduğu için buraya kışlamak için gelirlermiş birde Rumlar varmış. Rumlar Cumhuriyet döneminde ’30’lu yıllarda Rodos’la değiş tokuş yapılıyor; burdaki Rumlar Rodos’a gidiyor, Rodos’taki Türkler buraya geliyor. E burda insanda yokmuş, işte Araplar burda çoğaldı, zaten bu araziyi boş araziyi işleten feodal ağalar varmış. Bu ağalarda işte biz araştırdık fotoğraflarını bulduk, işte o zaman adı geçen ‘Murat Ağa, Hasan Ağa, Cafer Ağa’ diye dört beş ağa var, ağaların elinde. İşte bu Arapların bir kısmıda o ağaların yanında işçi olarakta çalışıyor, hepsi çiftlikte değil tabii, onların yanında da yiyor. Bu şekilde bi kaynaşma olmuş buranın insanıyla, tabii çok sayıda değil tabii, burdaki yaşayanlarda az sayıda. [1]




[1] Tarih Vakfı, Sessiz Bir Geçmişten Sesler, internet arşivi, görüşmeyi yapan ve fotoğraf, Gülay Kayacan, 19 Şubat 2010, 11:42 oturumu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder