26 Şubat 2015 Perşembe

Anadoluda Siyahlar

   İstanbul ve diğer bölgelerden de azatlıların gelmesiyle birlikte, bu sayının ne kadar olduğu belli olmadığı için, Aydın ilinin iç kesimlerine doğru toprağı işlemek üzere ne kadar nüfusun yerleştirildiği de bilinmektedir. Ne var ki günümüz Türkiye’sinde tarımla uğraşan siyahi toplulukların, yalnızca, eski Aydın ilinin topraklarında ve Küçük Menderes Ovasında Bayındır, Tire ve Torbalı gibi kasabalar ve çevresinde bulunduğu kaydedilmelidir. Yeni Çiftlik, Has Köy ve Yeni köy gibi zenci köylerinden bazılarının isimleri, buraların bilhassa azat edilmiş zencilerin yerleşimi için kurulmuş olduğunu ve tasarının daha sonra da yürütüldüğünü akla getirmektedir.[1]
   Tarih öğretmeni, Necat Çetin’in özel arşivinden, Torbalı 1904 tarihli nüfus yazımındaki Arap ve Afrikalı vatandaşlarımıza ait çalışma, bize bu bölgeye yerleştirilenler hakkında önemli bilgiler vermektedir. Bu kayıta göre, dokuz Arabistan doğumlu hane, beş Sudan doğumlu hane, iki Mısır Doğumlu hane, bir Habeşistan doğumlu Hane, dört Tunus doğumlu hane, on üç Trablusgarp, Bingazi, Derne doğumlu hane, iki hanede, ülkesi kesin olarak tespit edilemeyenler olarak görülmektedir. Bu hane reislerinin, anne ve baba isimleri, eşlerinin anne ve babaları yanı sıra nereye kayıtlı oldukları, varsa oğulları ve kızlarının isimleri de geçmektedir. [2]
   Afrikadan getirilen azatlılar, özellikle İstanbul ile Adana, Antalya, İzmir, Mersin ve Muğla gibi Anadolu’daki önemli liman ve ticaret kentlerine yerleşmişlerdir.[3] Türkiye’de Etnik Gruplar adlı bir çalışmada ise Sudanlılar olarak bir gruptan söz edilmektedir. Burada, çoğunlukla güney ve güneybatı sahillerindeki köylerde ve kasabalarda; Korkuteli’nin Kargın’ın bazı iç bölgeleri ile Aksu nehri ağzında bulunan Büyük ve Küçük Kundu’da yaşayanlarının kısmen zenci olduğu; dikkati çeken diğer grupların ise, Ayvalık, İzmir, Antalya, Selçuk ve Mersin, Tarsus dolaylarındadır. Küçük Menderes vadisindeki Yeniçiftlik ve Tulum köylerinden bu çalışmada da söz edilmektedir. Grup kimliği olarak, güçlü ırk özellikleri ve endogami yoluyla korunan ayrı bir köken olduğu anlayışıyla belirlenmiştir. Güney’deki liman kentlerinde yaşayanlar, Mısır’dan deniz yoluyla getirilen kölelerin torunları olarak ortaya çıkmaktadır. Yüreğir ovasında yaşayanların, Osmanlı İmparatorluğuna isyan edip Adana’yı işgal eden İbrahim Paşa tarafından 1833 yılında Sudan’dan getirildiği belirtilmektedir. Bunlar İbrahim Paşa’nın 1834 yılında geri çekilmesinden sonra da burada kalmış ve üç ayrı köy oluşturarak toprağı işlemeye başlamışlardır. Bu köyler yüzyılın başında dahi ayrıksın ve kapalı karakterini korumayı sürdürdüler. Bu tarihlerde erkeklerin “boza” içmesi de dâhil olmak üzere pek çok Sudan geleneği yaşatılıyordu.  Sudanlılar 1946 yılından itibaren kasabalara göçerek ve beyazların tercih edildiği dış evlilikler yaparak bilinçli bir asimilasyon örnekleri göstermişlerdir. Bununla beraber, Küçük Menderes dolaylarında melezliğe rastlamamış ve yasaklanmadığı halde her iki tarafın da karma evlilikleri cazip bulmadığını ortaya çıkarmıştır.[4]  


[1] Erdem, Hakan, age, s: 2004
[2] Çetin, Necat, Bayındır Lisesi Müdürü, Tarih Öğretmeni, Özel Arşivi
[3] Güneş, Günver,  İzmir Zencileri, Türk(iye) Kültürleri içinde, der: Gönül Putlar, Tahire Erman, 2005, s:191
[4] Andrew, P.Alford, Türkiye’de Etnik Gruplar, çev: Mustafa Küpüşoğlu, Ant yay., Birinci baskı, Aralık, 1992 syf:148,149,150

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder