Kölelerin
Afrika’daki evlerinden başlayan yolculuklarının ilk kısmı karayolu
kervanlarıyla yapılıyordu. Kervan yolculuğu, yolculuğun en zor bölümüydü ve
Osmanlı topraklarına giden uzun yolda en çok yaşam kaybı da bu aşamada
olmaktaydı. Çad Gölü çevresindeki köle devşirilen bölgelerden, başlıca Vaday,
Bornu, Bagirmi’den Akdeniz kıyısına dek
yürüyüş yaklaşık üç ay almaktaydı. Kervanlar haziranda başlayan yağmurlu
mevsimden önce iç bölgelere varmak için, Trablus vilayetinden genellikle mart-
ekim ayları arasında yola çıkmaktaydılar. İç bölgeleri Trablus vilayeti
sınırındaki tüccar kasabalarına bağlayan kervanlar çoğunlukla Tuareg ve Tibu
kervancılarca yönetilmekteydi. Küçük kervanlar uzun ve zahmetli yolculuğa
kalkışamayacakları için, Sahrayı geçen kervanlar ya büyük ya da çok büyüktüler.
Çöl yolculuğu süresince koşullar çok ağırdı. Hemen tüm raporlarda uzun yürüyüş
saatlerinden, bazıları kölelerin zincirlendiğinden, inatçılık veya kervana ayak
uyduramamaktan dolayı verilen ağır cezalardan ve sürekli olarak kurumuş bir
kuyuya ulaşma korkusundan bahsetmektedir. Kervanların çoğu Trablus’tan on sekiz
günlük uzaklıkta olan Gat’a gidiyorlardı. Orada kervanlar satılıyor ve yeni
kervanlar oluşturuluyordu. Bazen kervanlar Akdeniz’in sahil kasabalarından
gelen Osmanlı tüccarlarıyla karşılaşmak için Murzuk ve Gademes’e dek gidiyorlardı.
19. Yüzyılın son çeyreğinde, esirciler
kölelerin çoğunu Bingazi’ye sekiz günlük Calo’ya getirip satıyor ve yetkililer
fark etmesinden diye küçük gruplar hailinde kasabaya yürüyorlardı. Bu aşamada
ticaret, ya taşra talebini karşılayan yerel köle satıcılarının ya da kuzeydoğu
Akdeniz’e ihracat yapan tüccarın eline geçiyordu.[1]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder