Batı’da “Tom Amca’nı Kulübesi” adlı romanla dünya
çapında aktüel bir tem haline gelmiş olan, dünyada esaretin kaldırılmasına
büyük tesirde bulunan ve bizi de etkileyen “esaret” meselesi Sergüşet’in Türk
Edebiyat tarihinde ilk realist roman olarak yerini almasını sağlamıştır. Bu
romanın içindeki karakterlerin, gerçekle olan benzerliklerinin yanı sıra Türk
aydınları arasındaki yeni fikir hareketlerinin toplum tarafından nasıl
algılandığı da roman karakterlerinin ağzından dile getirilmiştir. Eserde
esirlik müessesesine hizmet eden çeşitli elemanlarının ve konunun eleştirel
yönünün yansımasından örnekler, bize bu mirasın izlerini göstermesi açısından
önem taşımaktadır.
Esaret temasıyla bağlantılı karakterler bize canlı örnekler sunuyor.
Sergüzeşt’ten:
Esirci- erkek :
“…gayet iri yapılı olan bu adam, Hacı Ömer adlı bir esirciydi. Merhamet
ve şefkat duygularından zaten nasibi olmayan kalbi, insan ticareti yapa yapa
büsbütün katılaşmış ve nasırlaşmıştı. Kalbinden o büyük yuvarlak gözlerine
akseden vahşilik izleri, kaplan bakışlarında okunur, başkalarının uğradığı en
müthiş felaketten bile zerrece müteessir olmaz; kendi çıkarından başka hiçbir
şey düşünmez; bir şarkıcının sesiyle bir kızın ağlayışını ve bir saz sadasıyla çok
güzel bir kadının yalvarışını ayırt etmezdi. İnsanlık görevi diye yalnızca iki
şey bilir ve onları pek önemli, kutsal sayardı: Biri ticaretinin ilerleme aracı
olarak odasının duvarında daima asılı duran kırbacı, ötekide alıp sattığı
zavallıların kimsesizliği...”[1]
Esirci evi: “ Bu evde kızlar geceleri bir odaya
toplanır, birbirleriyle konuşurlardı; fakat çok fazla gülmek ve Çerkezce
konuşmak yasak ve bir müşteriye gidip, her ne sebepten dolayı olursa olsun,
beğenilmeyip geri gelen esirlere on, on beş kırbaç vurmak adetti…”[2]
İzmir Tire Köle Hanı |
Esirci evleri veya Hanları: Munis Armağan’ın yayınladığı Tire Şeriye
sicillerine göre köle ticaretinin, İzmir’de Köle Hanı ile Tire’de Yeni Han
ve Frenk Hanında yapıldığı belirtilmektedir.İstanbul'da Evliya Çelebi Seyahatnamesine bize IV. Murat dönemi esir pazarlarını, "Esirhane Eminliği, Esirciler Hanı Tavuk Pazarında
kale misali 300 adet tahtani ve fevkaani odalardır. Hanun demir kapusunun
dibinde Esirhane emini oturur ve satılıp alınan esirlerin bedelinden onda bir
alır" diyerek tasvir eder.
Esirciler: Evliya Çelebi Seyahatnamesinde, "Esnaf-ı Emanet-i Esir hane – 1 ağa ve 400 neferdir; kethüdası, şeyhi, çavuşları, esir dellalları vardır. Ellerinde padişah beratı bulunan esnaftır." diye anlatılır. Reşat Ekrem Koçi'nin İstanbul Ansiklobesin de ise bazı esircilerin yaptıkları hakkında arşiv belgelerine dayanan örnekler verir : 1583 tarihli bir fermanda esirciler ve esir alım satımı üzerine mühim kayıtlar Reşat Ekrem Koçi’nin İstanbul Ansiklopedisinde şöyle yer almıştır: “ Kadın ve erkek bazı uygunsuz kimseler türemiş ve İstanbul esircileri arasına karışmışlardı. Bunlar cariye ve genç kölelerini satmak isteyenleri öğrenirler, satalım diye emaneten ellerinden alırlar, Esir pazarına götürürler, önceden anlaştıkları bekâr uşağı leventler de müşteri kılığında pazara gelir ve mezatta herkesten yüksek bir fiyat vererek esiri sözde satın alır, bir bakayım halini şanını, hizmetini tecrübe edeyim diyerek üstünü sonra ödemek üzere bir miktar pey akçesi bırakır ve esiri menzili olan bekâr odasına götürür, bir kaç gün fuhuş yolunda ona dilediği gibi tasarruf eder, kullandığı esirin eline de gönlünü bir kaç şey verir, sonra bana yaramaz diyerek geri getirir, aslında bir muhabbet dellallığı ücreti olan verdiği pey akçesinden de vazgeçerdi. Bazı esir dellalları da karılarını müşteri kılığındaki pazardaki mezada sokarlar, yukarıda bahsedilen usul ile cariyeleri ona satın aldırtıp leventlere devredip kapatırlar ve sonra yine pey akçesinden vazgeçilerek cariye geri getirilirdi. İşlerinin ehli namuslu esirciler toplanıp Divan-ı Hümayuna giderek şikâyette bulunurlar. İstanbul Kadılığına hitaben çıkan bir ferman bu uygunsuzluğun şiddetle men edilmesi emredildi.” [1]
[1] Koçi, Reşat Ekrem; age, s:5271
Esirciler: Evliya Çelebi Seyahatnamesinde, "Esnaf-ı Emanet-i Esir hane – 1 ağa ve 400 neferdir; kethüdası, şeyhi, çavuşları, esir dellalları vardır. Ellerinde padişah beratı bulunan esnaftır." diye anlatılır. Reşat Ekrem Koçi'nin İstanbul Ansiklobesin de ise bazı esircilerin yaptıkları hakkında arşiv belgelerine dayanan örnekler verir : 1583 tarihli bir fermanda esirciler ve esir alım satımı üzerine mühim kayıtlar Reşat Ekrem Koçi’nin İstanbul Ansiklopedisinde şöyle yer almıştır: “ Kadın ve erkek bazı uygunsuz kimseler türemiş ve İstanbul esircileri arasına karışmışlardı. Bunlar cariye ve genç kölelerini satmak isteyenleri öğrenirler, satalım diye emaneten ellerinden alırlar, Esir pazarına götürürler, önceden anlaştıkları bekâr uşağı leventler de müşteri kılığında pazara gelir ve mezatta herkesten yüksek bir fiyat vererek esiri sözde satın alır, bir bakayım halini şanını, hizmetini tecrübe edeyim diyerek üstünü sonra ödemek üzere bir miktar pey akçesi bırakır ve esiri menzili olan bekâr odasına götürür, bir kaç gün fuhuş yolunda ona dilediği gibi tasarruf eder, kullandığı esirin eline de gönlünü bir kaç şey verir, sonra bana yaramaz diyerek geri getirir, aslında bir muhabbet dellallığı ücreti olan verdiği pey akçesinden de vazgeçerdi. Bazı esir dellalları da karılarını müşteri kılığındaki pazardaki mezada sokarlar, yukarıda bahsedilen usul ile cariyeleri ona satın aldırtıp leventlere devredip kapatırlar ve sonra yine pey akçesinden vazgeçilerek cariye geri getirilirdi. İşlerinin ehli namuslu esirciler toplanıp Divan-ı Hümayuna giderek şikâyette bulunurlar. İstanbul Kadılığına hitaben çıkan bir ferman bu uygunsuzluğun şiddetle men edilmesi emredildi.” [1]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder