29 Kasım 2014 Cumartesi

KÖLELİĞİN YASAKLANMA SÜRECİ


   Afrikalı köleler arz ve talep arasındaki ilişki doğrultusunda köle pazarlarına görüldüğü gibi farklı yöntemlerle taşınıyorlardı. 1838- 1840 yıllarında İzmir’de olan Sir Charles Fellows burada ki esir pazarını şöyle anlatıyor: “ İzmir’deki köle pazarı, bende beklediğimden daha az olumsuz etki yaptı; burada gördüğüm çocuklar sağlıklı ve neşeliydi. Başka hiçbir yerde İzmir’de gördüğüm kadar koyu tene sahip zenci görmedim; tenleri parıl parıl parlıyordu, sanki biraz önce siyaha boyanmış gibiydiler; çok güzel dişleri ve boyunları vardı ve çocuklarının gerdanları incilerle süslüydü, Pazarda yaklaşık olarak çoğu genç ve çocuk olmak üzere otuz- kırk köle vardı.” 1851 ve 1856’da İzmir’de bulunan Theodore Flıedner’in İzmir anlatılarında ise köle pazarı hala var. “ Türk Mahallesi’ndeki köle pazarını da gezdim; çok az sayıda köle gördüm; kıvırcık kabarık saçları olan ve kulaklarında gümüş küpeler takılı Kahire’den – aslında Habeşistanlıydılar- buraya gelmiş üç zenci kadın vardı. Başlarında rengârenk bir örtü, boyunlarında sarı ve kırmızı bir mercan olan bir kolye ve bellerinde incecik mavi bir etek vardı. Kıvrılmış bir vaziyette bir battaniyenin altında yerde uzanıyorlardı. Uzattığım ekmeği nasıl yediklerine bakacak olursa bayağı aç oldukları anlaşılıyordu. Her kölenin fiyatı 150 Gulden’di. Hemen yanlarında kucağında çocuk olan ve tırnakları kırmızı boyalı, boynunda siyah taştan kolye bulunan bir kadın zenci daha vardı ve fiyatı 300 Franktı. Her biri içinde bulundukları duruma tamamen kayıtsızdı ve gelecekle hiç ilgili değillerdi. Çocuklu olan kadının yüz hatlarında elem dolu bir ifade vardı….Köle ticaretinin yasaklanması Türk Hükümetine olumlu puan kazandırmıştır; aynı kararın Mısır’da da alınmış olmasına bağlı olarak 1856 yılındaki yolculuğumda ne İzmir’de ne de Kahire’de köle pazarına rastlamadım.” [1]



[1] Pınar, İlhan Hacılar, Seyyahlar, Misyonerler ve İzmir, 1608-1918, syf. 193, 215

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder