Sonuç olarak, Osmanlı köleliği ve zenci köle
ticaretinin tarihsel arka planını oluşturduğu Afrika kökenli Türklerin
içimizdeki varlıkları, kültürümüzü oluşturan renkli unsurlardan birisidir ve bu
topraklarda yaşayan insanların kaderleriyle ortak bir gerçeklik izlemiştir.
Cumhuriyetle birlikte ise kesin olarak özgürlüklerine ulaşmışlardır. Mustafa
Kemal Atatürk’e olan hayranlıkları onlara özgürlüklerini vermesi sebebiyle daha
ayrı bir yerdedir. O dönem çocuklarına çoğunlukla Kemal veya Kemale isimlerini
vermişlerdir.[1] Belki de çoğunluğunun ortak
sorunu ancak “neden Arap” olduklarıyla ilgiliydi.
Niye farklı renkteyiz sorusu
kendi dünyalarında yanıtlanmayı bekleyen bir yara olarak kalmış olabilir. Son
dönemlerde Afrikalılar Derneği altında toplanmış olmaları ve ne kadar kalabalık
olduklarını görmeleri bu yaranın da sarılmaya başlandığını düşündürüyor. Çünkü
artık “benim gibi insanlarda varmış.”diyebilmeleri ve nereden kaynaklandığını
bilmedikleri yabancılık hislerinin, izlerini silmeleri adına bunlar önemli
gelişmelerdir.
Fethiyede yasayanlari gormustum artik bizden hic bir farklari yok.Biz Turkiyeliler butun farkliliklara ragmen bir arada yasamayi becerebiliyoruz (istisnai duumlar haric) Onlarda kardeslerimiz.Selam olsun hepsine...
YanıtlaSilÇok haklısın Berika'nın Günlüğü. Adı üstünde Ana-dolu, her zaman şefkatiyle basmış tüm adem oğlunu, bu toprakların suyundan, havasından ancak dostluk ürür başkası bir şey değil. Afro'lar da kendilerini Afrikayla bile bağdaştırmıyorlar, onlar daha çok Anadolunun Siyahları denmesinden hoşlanıyorlar. Bende sadece teknik bir terim olması için Afro-Türk'ü kullanıyorum. Yoksa onlar hep içimizdeydi.
Sil