15 Nisan 2015 Çarşamba

Hüseyin Rahmi Gürpınar, Şıpsevdi


“ Zarafet: Orta yaşlı, fakat yaş durumuna göre yaraşığı aşar derecede süslü bir hanım, pek ziyade modaya uyma merakıyla süslenmesini garip görünecek dereceyi de aşarak gülünç bir hale getirmiş bir taze… Bir Rum hizmetçi matmazel, bezenmeye özenmiş, lakin şık olmaktan çok, tuhaf olmuş guguruklu bir zenci kadın… Lekelenmiş, tarazlanmış, vücuduna küçülmüş pembe atlas elbiseli dört beş yaşında bir kız çocuğu, ellerinde bohçalar, kutular, paketlerle tramvaya çıktılar. Bunlar binip ellerindekileri oraya buraya yerleştirdikten sonra dışarıdan, beyin redingotu vücuduna uzunca gelmiş, başındaki illeti örtmek için kulaklarına kadar koca bir fes giymiş sünepe bir uşak, hanımlara bir takım eşya daha verdi, Tramvaydaki kadınlardan biri: ‘ A, a, kuzum bu ne kadar eşya? Bunlar nereye sığacak?’ Arap, hiddetle ‘ Elbette bir tarafa sığacak! Bu koca Trampoyu sani keyfi için mi yaptiler ayo?’.... ‘Sus kardeş sus…Arap öfkeli…Babalı mıdır nedir?..’[1]

Not: Bu paragrafta karşımıza çıkan siyah dadı tipi bize toplumun siyahlara bakış açısını da özetlemesi açısından iyi bir örnek oluşturuyor. Zarafet içinde yaşadığı dönemin aile yapısına uyum sağlamaya çalışırken aynı zamanda Tanzimat döneminin toplumu da modern dünyaya eğreti bir şekilde uyum sağlamaya çalışıyordu. Zarafet'in "Trampo" dediği Tramvay'dır. Ona aşırı öfkesinden dolayı "babalı" teriminin tanımlanması ise Afrika antropolojisi çalışanlarının işi olmalı. Ben "babalanmak, babalı, babası tutmak" deyimleriyle ilgili bir takım sonuçlara ulaştım ama bunları yayınlayabilecek kadar birikimli değilim. 



[1] Hüseyin Rahmi Gürpınar, Şıpsevdi, syf:43

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder