Ancak yukarıda
da değinildiği gibi bu dönemde Afrika’dan gelen kölelerin sayısında artış
gözükmektedir. Munis Armağan’ın yayınladığı Tire Şeriye sicillerine göre ise,
köle ticaretinin, İzmir’de Köle Hanı ile Tire’de Yeni Han ve Frenk Hanında
yapıldığı belirtilmektedir. Ayrıca Kadı sicilindeki bir belgede, kölelikten
azat edilen bir zencinin, 1854 yılında İzmirli köle tüccarı adına “ İzinli Köle”
nin Abdullahoğlu Reşit tarafından Tire Yeni Han’da bu ticareti yürüttüğü
belirtilmektedir. Belge’de “ İzinli Köle” nin bu arada öldüğü bilgisi de
verilmektedir. Bir başka belgede ise, 1841 yılında, Tire ayanlarından Hacı
İbrahim Ağanın ölümüyle geride kalan iki eşi, kadılığa başvurarak mallara değer
biçilmesini isterler. Kadılığın yaptığı değer biçmeler arasında, köle (zenci)
için de 800 kr değer biçilmiştir. Oysa bu insanlık ayıbının 1910 yılına değin
varlığını sürdürdüğü, İstanbul Meşihat makamının Vilayetlere ve oradan da
Sancaklara ulaşan genelgesinden anlaşılmaktadır. Aydın Vilayeti merkez naibi
Osman Hamdi Bey mührüyle Tire’ye ulaşan genelge, kaldırılma gerekçesini,
Tanzimatın reform sürecinin gerekliliğine bağlamaktadır. Oysa 1841 yılında “Değer
Biçme” tespiti ile 1854 yılındaki “Satış Görevlisi” , örneklemeleri kurumsal
yapının “ Tanzimat”a karşın devam ettiğini ortaya koymaktadır.[1]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder