Osmanlı’ya
gelen Afrikalı kölelerin ihraç kapısı olan Mısır’a, siyah ve Habeş köleler beş
ayrı bölgeden geliyordu. Bu bölgelerin her biri Mısır’ın taleplerini
karşılıyordu. XIX. yüzyıl boyunca bu hat üzerinde pek az bir değişiklik meydana
geldi. Yüzyılın başlarında Darfur’dan yıllık olarak kalkan kervan, Mısır’a giden
nerdeyse tüm kervanların azamisini kapsardı ve bu kervanın başlıca emtiası ise
erkek ve kadın siyah kölelerdi. Esirlerin çoğunluğu Darfur da komşu kabileler
arasındaki daimi savaşlarda esir düşmüş ve Darfur pazarına getirilmiş ve satın
alınmışlardı. Sonradan bu bölgede Mısır’a bağlı komutanlar tarafından Darfur ve
Kordofan bölgesindeki kabilelere doğrudan akınlar düzenlenmeye başlandı.
Düzenli köle kervanlarını besleyen ikinci bir merkez Sennar’dı. Habeş bölgesine
ve Nuba dağlarına yapılan köle akınlarıyla esir edilenler, bunları Mısır’a
taşıyan tüccarlara satılıyordu. Bu Kervanın rotası Sennar’dan Berberi bölgesine
doğru uzanıyordu. Bir üçüncü köle kaynağı da, bu iki bölgenin arasında, köle
avcıları ve tüccarları tarafından yakalanan, Beyaz Nil Boyunca bulunan muhtelif
kabile üyeleriydi. Çad Gölünü çevreleyen bölgeler ve Zanzibar’dan da Mısır’a
köleler getiriliyordu. Son olarak, Habeş ve Doğu Afrika kıyılarından köleler
Mısır’a Kızıldeniz yoluyla tekne ile Massawa ve Zeyla limanları yoluyla, ya da
Jidda yoluyla, Süveyş yakınlarından tedarik ediliyordu. Sudan’da köle
ticaretine karşı Mısır hükümetinin etkili önlemler aldığı zamanlarda bu yol
köle ticareti için bir alternatif olarak değerlendirildi.[1]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder