Afro- Türkler
konusundaki saha çalışmamızın çıkış noktasını kendi soy ağacımdan başlayarak,
suskun bir geçmişin sorgusuyla, torunlardan dede veya ninelerini dinleyerek
sonuçlandırdım. Anadolu’nun bağrında yanmış yüreklerden biriymiş meğerse babaannemin
annesi. Bir Afrika kızı. Pamuk işçisi olarak Mısır’dan gelmiş diye söylenirdi
hep. Kuzguni Arapmış…Bizim Araplığımız da ondan gelirmiş...Babannemin, babamın,
halalarımın kıvır kıvır saçlarının sebebi de Afrika mirasıymış meğerse…
Afrika
kökenlilerle ilgili olarak yaptığımız, 12 Nisan 2010 tarihli sözlü tarih
çalışmamızda, Arpaz köyü eski muhtarı 83 yaşındaki Mustafa Şen, işte o Afrika
kızını anlattı bize: Adı Kara Ayşe, Muhtar çocukluğunda görmüş onu, yaşadığı evi
tarif ediyor, iri yarı, güçlü, uzun boylu, kapkara bir kadındı diyor. İki
oğlunu ve kızını biliyor. Kara Ali, Kara Ahmet, Ümmü ve babannem Fadime.
Kara Ayşe
buralara nerden gelmiş, nasıl gelmiş, bilmiyoruz. Sadece kulağımızda bize
nakledilen bilgilerden bir kaçı kalmış. Mısır’dan, bir oğlan kardeşiyle
birlikte, pamuk işçisi olarak önce Adana’ya gelmiş. Kardeşi ondan bir, iki yaş
küçükmüş. 15,16 yaşlarındaymış, hastalanmış ve ölmüş. Kara Ayşe ise Arpaz
köyüne nasıl gelmiş nasıl yerleşmiş bilen yok. Ölene kadar babannemin yanında
yaşamış. Babam köyün yeni yetme delikanlısı, gece kahveden dönünceye kadar
beklermiş onu. Uyumazmış o gelmeden. “ Üseyn, geldin mi, oğlum” demeden
uyumazmış. Belki de hasreti derisinden daha kara bir yara, “kuzguni Arap” Kara
Ayşe hakkında bilinenler bu kadar.
Sözlü tarih çalışmaları devam etmeli.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
Silkesinlikle katılıyorum size Şebnem hocam, bunun için çalışabileceğim somut alanlarda yer alamam ise kesinlikle benim başarısızlığım ve biliyorsunuz hayat şartları...Umarım çalışacak birileri çıkar...Selamlar bu arada.
Sil