29 Nisan 2015 Çarşamba

Afro Türkler

   Afrika Kökenliler ile birlikte yapılmış en önemli çalışmalardan bir diğeri ise, Avrupa Birliğinin desteğiyle birlikte Tarih Vakfı tarafından yürütülmüş olan Sözlü Tarih çalışmasıdır. Bu çalışmada da gönüllü olarak yine Afrikalılar Derneğinin üyeleri çalışmıştır. Tarih Vakfı’nın Afrika kökenlilerle yapmış olduğu “Sessiz bir geçmişten sesler” adlı projesi ve araştırmacılara sunduğu arşivi üzerinde de çalışmalar yaptık. Afrika kökenlilerle 2007’de 11 ay süren bir sözlü tarih çalışması yürüten Tarih Vakfı bu konuda en geniş kapsamlı projeyi tamamlamış. İnternet ortamının yanı sıra, bu çalışmanın arşivi, İzmir Priştina Kent Müzesinde ve Tarih Vakfının İstanbul’daki kendi arşivinde de araştırmacılara açılmıştır. Aydın, Muğla, İzmir ve Ayvalık’ta 100 kişiyle görüşülmüş. Bu kişiler seçilirken en fazla beş kuşak öncesinde bir Afrikalının bulunması şartı getirilmiş. Görüşmeler öncesinde gönüllü olan Afrikalılar Derneği üyelerine sözlü tarih çalışmalarının yöntemleriyle ilgili eğitim verilmiş. Kaynak kişilerle yapılan görüşmeler ortalama bir saat tutulmuş ve bu görüşmeler kameraya çekilmiş. Birkaç görüşmenin ise ses kayıtları alınmış. Görüşmeler, Köken Anlatıları, Çocukluk dönemi, Toplumsal Yaşam adlı başlıklar altında toplanmış. Bunların arasında köken anlatıları özellikle önemli bilgiler içeriyor. Bende araştırmamın başlangıç safhalarından itibaren bu köken anlatılarından yararlandım. Özellikle bölgelere göre köken anlatılarının farklılaşması ve aynı bölgede olanların benzer anlatıları dikkat çekiciydi. Buradan yola çıkarak İzmir ve çevre köylerde bulunanların pek çoğunun azatlıların yerleştirilmesi dönemlerinde buralara geldikleri; Aydın ve civar köylerine gelenlerin Hacılar veya askerler tarafından getirildikleri; Muğla’dakilerin ise Mısır Hıdivi Abbas Paşa tarafından, pamuk işçisi olarak getirildikleri ve Ayvalık’a gelenlerin ise Cumhuriyet döneminde Yunanistan’la yapılan Mübadele anlaşması sonucunda Girit’ten geldikleri saptanmıştır. Bu anlatılanların tarihsel gerçekliklerle olan paralelliği de oldukça dikkat çekicidir.
  Atalarından kalan mirasları olarak, Afrikalılar, 2007’den beri, Dana Bayramı kutlamalarına yeniden başladılar. Doğal olarak Dana bayramını, birebir kutlamalarının imkânı yok. Sembolik olarak, Mayıs ayı içerisinde Cumartesi günü panel ve söyleşi şeklinde, Pazar günüde geniş katılımlı bir piknik yaparak bir araya geliyorlar. 8-9 Mayıs 2010 tarihli Dana Bayramı etkinliklerine bu yıl katılma fırsatını yakaladık. Yaklaşık, aileleriyle birlikte yüz kişiye yakın bir grup katılmıştı. Piknik, müzik gruplarının sahneye çıktığı, hep birlikte dans edilen, yenilip içilen, eğlenceli bir atmosferde gerçekleşti. Son iki yıldır düzenlenen bu etkinliklere Kültür Bakanlığı da finansör olarak destek veriyor. Kendilerine Anadolu’nun siyahları olarak tanımlamayı daha uygun buluyorlar.
   Birinci kuşak yaşar,
   İkinci kuşak reddeder,

   Üçüncü kuşak araştırır....diye başlıyor Mustafa Olpak’ın, Ayvalıklı mermer ustasının, ailesinin hikayesini araştırıp, yazdığı kitabı. Nine ve Dedesine, çocukluklarında sordukları sorularla başlıyor hikâyeler, sonra Kenyalı bir ailenin kuşaklar boyu nasıl parça parça dağılıp sonra buluştukları anlatılıyor. Girit, Resmo’dan gelişleri sonrasında yoksulluk, kardeşleri tekrar ayırıyor, bu sefer ise besleme olarak dağılıyorlar. Ama Onun bu çabası pek çok insanın kendi hikâyelerini tekrar hatırlamalarına sebep oluyor. Afrika kökenliler konuşuyor artık. Şimdilik usul usul geçmişlerinin acılarını paylaşıyorlar, gülümseyerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder