Afrika
Kökenliler ile birlikte yapılmış en önemli çalışmalardan bir diğeri ise, Avrupa
Birliğinin desteğiyle birlikte Tarih Vakfı tarafından yürütülmüş olan Sözlü
Tarih çalışmasıdır. Bu çalışmada da gönüllü olarak yine Afrikalılar Derneğinin
üyeleri çalışmıştır. Tarih
Vakfı’nın Afrika kökenlilerle yapmış olduğu “Sessiz bir geçmişten sesler” adlı
projesi ve araştırmacılara sunduğu arşivi üzerinde de çalışmalar yaptık. Afrika
kökenlilerle 2007’de 11 ay süren bir sözlü tarih çalışması yürüten Tarih Vakfı
bu konuda en geniş kapsamlı projeyi tamamlamış. İnternet ortamının yanı sıra,
bu çalışmanın arşivi, İzmir Priştina Kent Müzesinde ve Tarih Vakfının
İstanbul’daki kendi arşivinde de araştırmacılara açılmıştır. Aydın, Muğla,
İzmir ve Ayvalık’ta 100 kişiyle görüşülmüş. Bu kişiler seçilirken en fazla beş
kuşak öncesinde bir Afrikalının bulunması şartı getirilmiş. Görüşmeler
öncesinde gönüllü olan Afrikalılar Derneği üyelerine sözlü tarih çalışmalarının
yöntemleriyle ilgili eğitim verilmiş. Kaynak kişilerle yapılan görüşmeler
ortalama bir saat tutulmuş ve bu görüşmeler kameraya çekilmiş. Birkaç
görüşmenin ise ses kayıtları alınmış. Görüşmeler, Köken Anlatıları, Çocukluk
dönemi, Toplumsal Yaşam adlı başlıklar altında toplanmış. Bunların arasında
köken anlatıları özellikle önemli bilgiler içeriyor. Bende araştırmamın
başlangıç safhalarından itibaren bu köken anlatılarından yararlandım. Özellikle
bölgelere göre köken anlatılarının farklılaşması ve aynı bölgede olanların
benzer anlatıları dikkat çekiciydi. Buradan yola çıkarak İzmir ve çevre
köylerde bulunanların pek çoğunun azatlıların yerleştirilmesi dönemlerinde
buralara geldikleri; Aydın ve civar köylerine gelenlerin Hacılar veya askerler
tarafından getirildikleri; Muğla’dakilerin ise Mısır Hıdivi Abbas Paşa tarafından,
pamuk işçisi olarak getirildikleri ve Ayvalık’a gelenlerin ise Cumhuriyet
döneminde Yunanistan’la yapılan Mübadele anlaşması sonucunda Girit’ten
geldikleri saptanmıştır. Bu anlatılanların tarihsel gerçekliklerle olan
paralelliği de oldukça dikkat çekicidir.
Atalarından kalan mirasları olarak, Afrikalılar, 2007’den beri, Dana
Bayramı kutlamalarına yeniden başladılar. Doğal olarak Dana bayramını, birebir
kutlamalarının imkânı yok. Sembolik olarak, Mayıs ayı içerisinde Cumartesi günü
panel ve söyleşi şeklinde, Pazar günüde geniş katılımlı bir piknik yaparak bir
araya geliyorlar. 8-9 Mayıs 2010 tarihli Dana Bayramı etkinliklerine bu yıl
katılma fırsatını yakaladık. Yaklaşık, aileleriyle birlikte yüz kişiye yakın
bir grup katılmıştı. Piknik, müzik gruplarının sahneye çıktığı, hep birlikte
dans edilen, yenilip içilen, eğlenceli bir atmosferde gerçekleşti. Son iki
yıldır düzenlenen bu etkinliklere Kültür Bakanlığı da finansör olarak destek
veriyor. Kendilerine Anadolu’nun siyahları olarak tanımlamayı daha uygun
buluyorlar.
Birinci kuşak yaşar,
İkinci kuşak reddeder,
Üçüncü kuşak araştırır....diye başlıyor Mustafa Olpak’ın, Ayvalıklı
mermer ustasının, ailesinin hikayesini araştırıp, yazdığı kitabı. Nine ve
Dedesine, çocukluklarında sordukları sorularla başlıyor hikâyeler, sonra
Kenyalı bir ailenin kuşaklar boyu nasıl parça parça dağılıp sonra buluştukları
anlatılıyor. Girit, Resmo’dan gelişleri sonrasında yoksulluk, kardeşleri tekrar
ayırıyor, bu sefer ise besleme olarak dağılıyorlar. Ama Onun bu çabası pek çok
insanın kendi hikâyelerini tekrar hatırlamalarına sebep oluyor. Afrika
kökenliler konuşuyor artık. Şimdilik usul usul geçmişlerinin acılarını
paylaşıyorlar, gülümseyerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder