Küçük bir
çocuğun hikâyesinden yola çıkılmıştı. Arap Hüseynin küçük kızı, çocukluğumun
akıl ermez zamanlarında, iki amcanın bana Arap Hüseyni sorduklarını
hatırlıyorum. Onlara babamın adı Hüseyin ama Arap değil! Dediğim sırada,
babamın içeriden gelip, o amcalarla konuşmaya başladığı zaman, kafamın içinde
ilk çengelin atıldığını söyleyebilirim. Kimdir Arap? Babama Arap diyenler ondan
daha mı beyazdı sanki? Bütün çocukluğum boyunca bu Arap olma konusu hep canımı
sıkmıştı. Bir tek benim değil ablalarımın da canını sıkmış. Büyüdükçe
öğrenmiştim bunu. Büyük ablam daha beyazdı. O anneme benzemiş. Annem, Arnavut
Abidinin kızı. Diğer ablam ise babama daha çok benziyor. Arappp!!!diyorlar ona.
Çok kızıyor. Anneme “ beni niye Arap doğurdun” diye eziyet edermiş hep. Bana da
“gara gaylak” derlerdi. Kızardım. Ama hep susardım. Kimse anlamadan kızardım
hep. Kızmak ayıpmış gibi. İşte böyle bir merakın ve suskun öfkenin sonunun
doğrusu, Afrika ve kölelik ile ilgili bir çalışmaya uzanacağı aklıma hiç
gelmezdi.
Afrika'dan dünyaya savrulan nesillerin bilinmeyen tarihlerine bir kapı aralamak amacıyla, aile tarihimden yola çıkarak IX. yy Osmanlı coğrafyasına dağılan Afrikanın köle edinilmiş çocuklarının mirasları üzerine yapılmış çalışmamı yayınlıyorum. Kuzgun Ayşenin hatırasına.....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder