XIX. yüzyılda
Osmanlı pazarlarına köle sağlayan topraklar İmparatorluğun sınırları
dışındaydı. Vaday, Bagirmi ve Bornu gibi Orta Afrika bölgeleri ve Yukarı Nil
ile Batı Sudan, başlıca siyah köle kaynaklarıydı. Gala ve Sidama beylikleri
Habeş köleleri sağlıyordu.[1]
Mısır’ın 1820-1822 yıllarında Sudan’ı işgal etmesinden sonra her yıl Mısır
pazarlarına çok sayıda köle aktı. Bu kölelerin bir bölümü kuzeye doğru
yolculuklarına devam ederek Anadolu ve Rumeli kentlerine ulaştı. Benzer şekilde
Trablusgarp’ın 1835’te yeniden işgal edilmesi, buranın merkezle bağını
pekiştirmiş ve Bornu, Bagirmi ve Vaday’dan gelen kölelerin toplandığı en önemli
depo olan bu eyaletten yapılan köle ihracatını harekete geçirmişti. 1869’da
Süveyş Kanalının açılması ve Yemen ile Hicaz’a tarifeli seferler yapan buharlı
gemi şirketlerinin kurulması, kara güzergâhına göre büyük bir düzenleme
demekti; yani kölelerin imparatorluğun Arap vilayetlerinden merkeze
gönderilmesi kolaylaşmıştı. Bir yanda İzmir ve İstanbul ile diğer yanda
Hudeyde, Cidde, Yanbu, İskenderiye, Trablusgarp ve Bingazi gibi köle deposu
kentler arasında etkin bir buharlı gemi ulaşım hattının kurulması,
İmparatorluğa yönelik köle ticareti hacmindeki artışta önemli bir etken olmuştu
ve ticaret XIX. yüzyılın üçüncü çeyreğinde doruk noktasına çıkmıştı.[2] Bu
yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu için yüzünü batıya döndüğü bir zamandır, aynı
zamanda Avrupa’nın sömürgeci yaklaşımlarının farklı bir rotaya dönüştüğü çağın
dönüm noktalarından birisidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder